I
Cumhuriyet devriminin başından beri yana
Türkiye’nin yönetiminde daima ‘sağ düşünce’ hakim oldu. Sadece yönetim ne
kelime, halkın başıbozuk hayatında da sağ düşünce egemendir. Hâkimiyetin
kayıtsız şartsız ‘ulus’a aidiyeti biçiminde formüle edilen ‘laik parlamenter
cumhuriyet’ rejiminde hâkimiyet hakkı ‘ulus’ adına daima sağ düşünce tarafından
temsil edilmiştir. Sağ’ın kendine kotardığı bu sürekli ayrıcalığına rağmen, sağ
yönetimin ne Türkiye’nin toprağına ne de toprağın üzerinde yaşayan insanına bir
hayrı olmadı. Amma, tüm başarısızlığına rağmen de sağ düşünce, kendi hatasının
faturasını devletin ülkesinde yaşayan camili mescitli kahreden ortalama
çoğunluğun ve etrafına bakındığında gördüğü top yekûn sefalet dolayısıyla “bu
ne hal” demeyi akıl edebilen kesimlere yüklemekten de geri kalmadı.